
Eveeet geldik 2021 yılının sonbahar aylarına…
Aslında şimdi bir baktım ki sonbaharın da son ayı olan Kasım ayına gelmişiz:)
Yaz hiç bitmesin isterim hep, sonbaharı da severim biraz ama kış mevsiminden pek hoşlanmam. Erken kararan günleri, soğuktan üşüyüp kat kat giyinmeyi, toprakla uğraşamamayı sevemiyorum işte…
Kış geldiğinde bahara kaç ay kaldığını hesaplıyorum sürekli. Sonbahar mevsiminin gelmesiyle beraber de yükseltilmiş sebze yataklarımdan son hasatları toplayıp bir yandan toprağı kışa hazırlamaya diğer yandan da mini sera altında, salata malzemelerinden hangilerini yetiştireceksem onların tohumlarını ekmeye başlıyorum. Ayrıca yeşil gübre için de tohum serpiştiriyorum. Neler ve nasıl mı?
Bu sene Kasım ayının ilk haftasına kadar kahvaltı için bir iki domates, bir iki biber toplayabildim ve bu beni çok mutlu etti her seferinde. Hatta şimdilerde geçen kış ve ilkbahar sezonundan kalan, domates ve diğer sebzelerin altında güneşten korunan bir iki kök kale bu serin sezonda büyüyor ve böylelikle de kahvaltıya çıtır çıtır kale ile hardal toplayabiliyorum.
Ekim ayının üçüncü haftası, 18 Ekim’de artık yükseltilmiş sebze yataklarından son hasatları alıp toprak bakımını yapıp kışa hazırlık yapmaya karar verdim. Bir önceki yıl da hemen hemen aynı tarihlerde aynı işlemleri yapmıştım. Bunu hayal meyal hatırlarken “Google fotoğraflar” sağ olsun “geçen yıl bu hafta” fotoğraflarını anımsatıyor ya çok hoş oluyor bence… Sanki yaptığın işin sağlaması gibi, çocukça bir sevinçle karşılıyorum bu durumu her seferinde ve “bak ne güzel aynı tarihlerde şu işlemleri yapmışım, şuraya gitmişim, hani buraya bir daha gidecektim, eyvah bu işi neden yapmadım şimdi…” gibi gibi çeşit çeşit şeyler düşünüp ya hüzünleniyor ya da eğleniyorum. Her neyse bahçeye geri döneyim: Önce hâlâ çiçek açan ancak meyvelerini yeşilden kırmızıya döndüremeyen, bol yeşil domatesli domates fidelerimi sökmem gerekiyordu ki yeşil domateslerin de bir kısmını tepside kızarmaya bırakayım, bir kısmını turşu yapayım, bir kısmı ile de çeşit çeşit kavurma, kızartma denemeleri yapayım. Bu düşünceler ile fidelere teşekkür ede ede ve de özür dileye dileye sökme işlemini gerçekleştirdim. Allaha şükür dikim hatalarıma rağmen bol bereketli bir sezon oldu ve fidelerim yaptığım ufak tefek hatalarıma rağmen Ekim ayına dek bol yeşillikli kalmaya devam etti. Peki niye mi özür diledim: Bir fideyi hâlâ yeşil, sulu sulu iken kesmek ve sökmek bana hep zor geliyor işin bitince kenara atmak gibi geliyor.
Domates fidelerimi söktüm ve ilkbaharda fideleri diktiğimde aralarına ektiğim ve görünmeden kalabilen bir kaç kök maydanoz, kale, hardal gibi yeniden süren salata fidelerimi görünce çok mutlu oldum. Domates aralarına diktiğim reyhan ve fesleğenleri bir önceki hafta hasat etmiş, tohumlarını ayırmış, yapraklarını da gölgede kurumaya bırakmıştım. Bu minikler onların da gölgesinde kalmışlar ve serin havalar ile birlikte seyrelen fidelerin arasından büyümeye başlamışlar. Ne güzel değil mi bir yaşam biterken başka bir yaşam başlıyor ve bizim yaşantımıza katkı sunmaya, hayatımızı renklendirmeye bahçemiz için daha çok çalışmamız gerektiğini düşünmemize yardımcı oluyor. Bahçeniz için ne kadar çok çalışırsanız o kadar iyi karşılık alıyorsunuz, hayatın her alanında olduğu gibi… Örneğin bu sene domateslerimiz o kadar lezzetliydi ki anlatamam. Benim yükseltilmiş sebze yatağım küçük ancak kahvaltı ya da yemek yanı eşlikçisi olabilecek kadar sebze üretebiliyorum. Dolayısıyla sebze ve meyvelerimi gerek marketlerden gerekse yerel üreticiden de almaya devam ediyorum (aslında bu yerel üreticinin de yaşamaya ve üretmeye devam etmesi için gerekli bir durum bence). Bu ürünlerle kendi ürettiğim domatesin tadında gerçekten çok fark var, sadece duygusal fark değil lezzet farkı… Hele bu sene bu fark daha da açıldı. Geçen seneden farklı olarak sebze yatağımın bir kenarına aynı safa bir kenarına Latin çiçeği, bir kenarına kadife çiçeği tohumlarını tek sıra düzgün bir şekilde ektim. Domates fidelerinin arasına hem tohum hem fide olarak reyhan, fesleğen, maydanoz ve yeşil soğan diktim, ektim. Biber fidelerinin arasına fesleğen, rezene, sarımsak ve salatalık fidelerinin arasına dereotu, reyhan ektim, diktim. Hepsindeki lezzet farkına inanamazsınız.
Ayrıca bu seneki bahar döneminde yaşanan ısı farkı ve yağışların da diğer senelere göre orantısız miktarlarda olması sebebiyle bahçede beyaz sinek sorununu çok yaşadım ve zehirsiz ekolojik yaşam, zehirsiz bahçe ve bunlara bağlı olarak zehirsiz bir sofra istediğim için de kimyasal mücadele yapmadığım için çok zorlandım. Bu zorlanma sırasında permakültür yaklaşımının büyük faydasını gördüm. Sarımsak, fesleğen, reyhan, aynı safa ve Latin çiçekleri sadece lezzet sağlamıyorlar aynı zamanda her biri ayrı ayrı zararlılarla ayrı ayrı doğal mücadeleye katkı sağlıyorlar. Bu sayede domates ve biberde fazlaca verim kaybım olmamasına rağmen salatalık dört beş taneden öteye gidemedi maalesef. Salatalıkta benden kaynaklanan da çok şey oldu tabii. Tam salatalık fidelerinin yetişmesi döneminde ve tam böceklenmenin başladığı dönemde bir seyahate çıkmam gerekti ve hazırladığım arap sabunu, sarımsak, zeytinyağı, pul biber ilacımdan sadece bir kez uygulayabildim ve seyahate çıktım. Döndüğümde mücadele için oldukça gecikmiştim. Kurtaramayacak olduğum fideleri tamamen söktüm. Diğerleri ile mücadeleden bir kaç tane ürün alabildim ancak sonradan onları da sökmenin bahçem için daha güvenilir olacağına karar verip salatalık fideleri ile vedalaştım. Buradan bazı sonuçlar çıkarıp gelecek yıl daha dikkatli olacağım:)
Neden biber fidelerimi henüz sökmedim? Bu konu da diğer yazımda olsun:)
Bir yanıt yazın