Neden bir blog açmak istediğimi, blog ismimi nasıl seçtiğimi, blog yazarken nelerin beni mutlu ettiğini ve kim olduğumu kısaca anlattığım bir kişisel bilgilendirme yazısıdır.
Neden bir blog açmak istedim?
Merak ettiğim alanlarda araştırma yapmayı, öğrenmeyi, konu hakkında düşünmeyi, düşündüklerimi yazmayı, paylaşmayı severim. Bu paylaşımı anlatarak yaptığım zamanlarda çok coşkulu olurum ve anlatttıklarımda da aynı ya da aynıya yakın coşkuyu beklerim. Son yıllarda ise anlatma hevesim yerini daha çok yazmaya bıraktı. Önceden daha serbest yazılar kaleme alıyordum. Okumayı öğrendiğimden beri elime geçen her yazılı metni su içer gibi okuduğumdan bir süre sonra bir yandan ben de yazabilir miyim sorusunu sormaya başladım kendi kendime…Okul hayatım boyunca da tüm kompozisyonlarımdan tam puan alıyordum ve bu da beni mutlu ediyordu. Ancak o yıllarda benim gittiğim okullarda sayısal alanda okumak ve seçim yapmak makbuldü ve o yöne doğru gittim ben de…Biraz yazmaya ara verdim haliyle…Ancak öğrendiğim her şeyi de içimden dışarıya çıkarma arzum olduğundan sürekli anlatma halindeydim.
Anlatmanın sonu yok elbette ve herkes aynı konuya da meraklı değil…E o zaman yeniden yazmanın bir yolunu bulmak lazımdı ki ben anlatayım, merakı olan merakı olduğu konuya dair yazıyı bulsun ve okusun. Yıllar sonra bakıyorum ki yoğun tempolu iş, aile hayatı derken bunu nasıl yapacağıma dair pek de kafa yormamışım sanırım:)
Durum böyleyken bir gün bir baktım ki kendi kendime kafamda ya da bir ajanda üstünde, bir dersi daha farklı anlatmaya çalışmaya, yeni tarifler oluşturup eski tarifleri denemeye ve not etmeye , bahçe tasarımlarımı her gördüğüm ajandaya kaydedip sonra hangisinin hangi ajanda da olduğunu aramaya başlamışım. Zihnimde beliren paragrafları yine zihnime yazıp yazdıklarımda düzeltmeler bile yapmaya başlamışım. Bir gün bu bu konu hakkında oğlumla sohbet ederken “neden ben de bir blog açmıyorum?” diye düşünmeye başladım. Düşüncem “…bilgi, görgü, deneyim ve yeni öğrenmelerimi paylaşırım, bir okuyanım olsun olmasın bildiklerimi içimde tutmak yerine yazıya dökmüş olurum.” olmuştu. “Dijital ortamda düşündüğüm, yaptığım ve yazdıklarımı biriktirerek hem ilgisi olanların internette arama yaptıklarında karşılarına çıkar ve yaşamlarına bir katkıda bulunurum hem de geleceğe bugünden dijital bir iz bırakırım.”şeklinde düşüncelerim iyice belirdiğinde de earlyparsley.com adındaki blogumu açma konusu ciddiyete kavuştu. Şimdi ne yapacaktım?
Blog ismime nasıl karar verdim?
Tabii ki blog açmanın ilk adımı olan “blog ismim ne olacak?” sorusunun cevabını aradım. Bir sabah kahvaltıya sebze toplamak için bahçeye çıktığımda, tam maydanoz toplarken, bu konu zihnimde beliriverdi. Sorumun cevabını bulmuştum. earlyparsley.com blog adı benim için harika bir blog adı olacaktı.Neden mi?
Kendimi bildim bileli hem erkenciyim yani erken kalkmayı severim hem de kimseye rahatsızlık vermeden her şeye maydanoz olurum. Aslında her şeye değil, merak ettiğim her şeye demem lazım:) Peki maydanoz hakkında düşündünüz mü hiç? Ben deyimden yola çıkarak çok düşünmüşümdür:) Maydanoz önemsiz bir yeşillik gibi görünür, ancak aranınca da el altında olmalıdır. Evde maydanozunuz yoksa çorbalarınıza, salatalarınıza ve yemeklerinize gerekli lezzeti ekleyemezsiniz. Lezzetin yanı sıra o kadar çok faydaları var ki say say bitmez: Ödem atmayı sağlar, karaciğer dostudur, kan şekerini dengeler, sindirim sistemine iyi gelir, göz sağlığına iyi gelir, bazı kanser türlerine karşı koruyucudur, sinir sistemi için faydalıdır… Görüldüğü gibi maydanoz hayatımızda, mutfağımızda çok önemli bir yere sahiptir. Bir de kendi maydanozunuzu yetiştirme imkânına sahipseniz bilirsiniz, maydanozun sabah erkenden hasat edildiğinde tazeliği ve faydaları üst noktadadır. Bütün bu bilgileri gözden geçirmek de blog ismimi giderek daha çok benimsememe sebep oldu tabii…
Bu adı benimsedikten sonra üstünde çalışırken bir baktım ki early parsley sözcüklerinin baş harfleri olan E ve P harfleri aynı zamanda fizikte çok önemli iki kavram olan Enerji ve Momentumun sembollerine karşılık geliyor. Bu denk geliş fizikçi olan beni mutlu etti ve blog ismimin earlyparsley.com olmasına kesin karar verdim.
Blog yazılarımı yazarken beni mutlu eden düşünceler neler mi?
Bitkiler hakkında yazdığım kısa kısa bilgileri, yetiştirme tecrübelerimi okuyan kişilerin kendi yaşantılarında o bitkileri daha iyi yetiştirmeleri, okuduğum kitaplar ve hayat hakkındaki görüşlerimi okuyanların okuduklarına göre kendilerinde de bulabilecekleri bir yön ile yalnızlık duygularını hafifletmeleri, insanların verdiğim yemek tariflerini uygulayarak mutfaklarına lezzet katma coşkuları, anlattığım fizik derslerini okuyup çalışarak fiziğin hiç de korkulacak bir ders olmadığını aksine hayatın kendisinin neredeyse fizikten ibaret olduğunu anlamaları ve son olarak bir gün bu dünyadan gittiğimde, torunlarımın, benim neler yaptığımı, neler düşündüğümü okuyarak “…bizim dünyaya faydalı bir ninemiz varmış…” demeleri, yazdıklarımdan ilham almaları ve benim şu anda bunları hayal ediyor olmam beni çok mutlu ediyor. Peki ben kim miyim?
Ben kimim?
1974 yılında dünyaya geldim, üniversitede fizik okudum, öğretmen oldum, evlendim, dünya harikası iki çocuğum oldu. Çocukluğumdan beri erken kalkarım, çok okurum (yalan yok eskiden daha da çok okurdum, aynı anda üç dört kitap okumayı örnek verebilirim), formumdaysam yazarım, sevdiklerime sevdikleri yemekleri pişirmeyi, yeni yemek tariflerini uygulayıp yemeyi, yedirmeyi, saksıda, bahçede çiçek, sebze, meyve, baharatlar yetiştirmeyi, bahçe tasarlamayı çok severim. Kış mevsimi geldiğinde de örgü örmeyi, örüp örüp bitirememeyi, bazen bitirerek şaşırtmayı severim:) Teknolojiyi deneyimlemeyi, çağın gerisinde kalmamayı isterim. Bu duygularımı dayanak alarak bir gün torunlarımın bu yazdığım yazılardan en az birini okuyacaklarını bilerek bıkmadan usanmadan anlatmaya devam edecek kişiyim.
Bir yanıt yazın