Shizen nōhō?

Okumak ve öğrenmek o kadar güzel ve o kadar büyülü ki…Bir konuyu araştırırken ilgili başka bir konuyu okumak, sonra bunu kim demiş? böyle biri gerçekten var mıymış? diye araştırmak, o kişinin birçok kitabı olduğunu görüp “…hay aksi bu yaşıma kadar niye hiç karşılaşmamışım diye kendini sorgulamak, savaşlarda bile umudunu yitirmeden nasıl çok çalıştığını ve tüm…

Bir tohumun ata tohumu olduğunu nasıl anlarız?

Son yıllarda “ata tohum” kavramı ne kadar çokça söylenir oldu değil mi? Ata tohumlarının kıymetinin bilinmesi açısından çok önemli bir gelişme. Ancak pek çok şeyde olduğu gibi bu konunun da suyu çıkarılmazsa iyi olur. Tıpkı “organik” sözcüğünün ticari hale getirilmesi gibi…Öğrendiğime göre ata tohumu sadece takasla el değiştirebiliyormuş. Bu biraz içimi ferahlattı doğrusu…Tabii ki elinize…

Kocakarı soğukları, İlkbahar ekinoksu, Mart dokuzu, April beş…

Eskilerin başlıktakine benzer, söyleyecek bir tanımlamaları hep var değil mi? “…Tecrübe yavrum tecrübe bunlar…” derdi de annem ben çocukken asla anlamak istemezdim “…neymiş bu tecrübe yaa…” derdim içimden:) Zaman geçtikçe bu konulardaki tecrübenin ne demek olduğunu anlamaya başladım ama esasen tam “hıh” dediğim zaman üniversitede bir hocamızın “…Kepler tek başına, gece gökyüzünü rahatça gözlemleyebileceği bir…

Yürümeyi seven bir roman kahramanı…

İşten çıktıktan sonra biraz boş zamanım vardı. Okumakta olduğum iki kitabı da bitirmiştim. “…Bari gidip bir kitapçı gezeyim, beğendiğim bir kitap olursa alırım yoksa bir dergi ya da gazete alıp çıkarım…” diyerek bir avm’nin yolunu tuttum. Hiçbir dükkâna girmeden gezine gezine kitapçıya doğru ilerledim. Bu esnada garip fikirler dolaşıyordu aklımda…”…Bu gezinme işini daha uzun bir…

Portakal mı? Adaçayı mı? Palo santo mu?…

Portakalın kabuklarını soyup kabuğunun bir parçasını başparmağınız ile işaret parmağınız arasında büktüğünüzde havaya karışan zerrecikleri gördünüz mü hiç? Peki aynı anda ortaya çıkan o muhteşem portakal kokusunu duyumsadınız mı? Bu şekilde portakal ya da mandalina kabuğunu sıkıp havadaki zerrecikleri görme, kokusunu duyma şansına erişememiş çok insan olduğunu biliyor muydunuz?…Bakmak, görmek, işitmek, hissetmek, düşünmek, araştırmak insanın…

Fareler ve insanlar…

Çook yıllar önce ortaokul sıralarında okumuştum, John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar romanını… O yıllarda yerli ve yabancı tüm yazarların, en az beş romanının adını sorarlardı bize yazılılarda ve bunların içinde okuduklarımızın daha çok olması beklenirdi. Yerli ve yabancı yazarları ve eserlerini öğrenmek zor olduğu kadar zevkliydi de…Pek çok kanalın, yayın kuruluşunun, sosyal medyanın olmadığı dönemlerde…

Geliyor 2024 yılı…

(Bu yazımı Aralık ayının 2’sinde yazmaya başlamıştım. Bir başka yazımda anlatacağım şekilde aynı anda en az üç dört yazı yazmaya başlıyorum. Zaman içerisinde hangisini tamamladıysam onu yayınlıyorum. Elbetteki bazı yazılarımın belirli günleri oluyor. Bir yeni yıl yazısı hazırlıyorsam bu yazımı da tabii ki yıl sonunda yayınlamam uygun olurdu. Bu yazı da öyleydi, 31 Aralık günü…

Kuzey yarımkürede en uzun gece, 21 Aralık…

“Kış geliyor…” cümlesi akla düştüğünde ya da seslendirildiğinde genellikle bir telaş hissi yaratır insanda…Sanki yapılacaklar listesi çok uzun ve bazıları hiç yetişmeyecek gibidir…Bu duygu sadece günümüz dünyasında yaşayan insanlara ait değil… Yüzyıllar öncesinden beri hissedilen bir duygudur. Değişen ve giderek sertleşen hava koşulları insanları bir anda çaresiz bırakıverir. Soğuk kış günleri nasıl atlatılacak? Isınmak için…

Hiç kitapçı havası soludunuz mu?

Binlerce insanın aynı anda konuştuğu bir ortamda bulunup huzur içinde vakit geçirebilir misiniz? Üstelik de her biri çok farklı konulardan farklı şekillerde ve de farklı dillerde konuşsalar orada bulunup onları tek tek dinleyebilir misiniz? Pek mümkün görünmüyor öyle değil mi? Peki bir kitapçının içinde, şöyle ortalarda bir yerde durup bunları bir düşünsenize…Binlerce kitap, her birinin…