Antik Roma’nın İzleri, SPQR; Mary Beard

Romalıların Gözleri Hâlâ Üzerimizde mi?

Bir yerlerde okumuştum: “…Romalıların gözleri hâlâ tüm dünyanın üstünde…”. Bugünün gençleri sosyal medyada Marcus Aurelius’un aforizmalarına hak verip birbirine gönderebildiğine göre bu söz hâlâ geçerli bence. Sizce de öyle mi?

Antik Roma’dan Günümüze Kalanlar…

Bugün dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bizim ülkemizde de her yıl yerli yabancı binlerce turist Roma döneminden kalma tarihî kalıntıları gezebiliyor. Antik Roma tiyatroları, Roma hamamları, Roma sütunları, birçok yerleşim yerinde Romalılardan kalma yürüyüş yolları… Romalılar bundan yaklaşık 2000 yıl önce hem kendi hükümdarlıklarını kurmak, korumak için hem de topraklarını artırmak için sürekli ataklarda bulunmuşlar. Sadece savaşmamışlar, yerleşik bir medeniyet oluşturmak için uğraşmış ve dünya üzerinde yazılı olan ne varsa okuyup tartışmış, kendi felsefelerini oluşturmuşlar.

Bir Medeniyetin Zihinsel Mirası…

Öyle yazıldığı gibi kolayca değil tabii ki. İmparatorluğun kuruluşunda Romulus ve Remus’tan başlayıp Cicero ile Catilina’nın çekişmeleri, ünlü Catilina Komplosu ve sonuçları senatolarında günlerce felsefî olarak da tartışılmış, gelenekler oluşturulmuş, adetler yerli yerini bulmuş, kanunlar yazılmaya başlanmış. Gelecekte kurulan tüm devletler ve imparatorluklar da bunlardan, tecrübelerden, faydalanmış elbette…

SPQR ile Geçmişe Yolculuk…

Mary Beard, SPQR kitabında Roma’nın büyüklüğünü övdüğü kadar geçmişinde ve yakın tarihinde yaşanılan karmaşasını da rahatlıkla gözler önüne seriyor. İmparatorluk kavramının içerdiği gücün, şaşaanın, yarattığı güzelliklerin ve gelişmenin yanı sıra deneme- yanılma süreci oluşunu, kaos içermesini ve bazen de tesadüfler zinciri yaşanan olayları anlatma tarzı sayfaları çevirdikçe şaşırtıyor insanı.

Mitolojiler Arasında Köprü: Romulus ve Asena…

Hele de kendi kültürlerinde anlatıla gelen bazı hikâyelerin bizim kültürümüzde anlatılan bazı hikâyelerle, isimler hariç, neredeyse aynı olması beni ayrıca şaşırttı. Örneğin, efsaneye göre Roma İmparatorluğunun kurucusu olan Romulus ve Remus, ikiz kardeş olarak dünyaya gelirler ve onları bir kurt emzirir… Bu hikâye Asena destanını andırmıyor mu sizce de? Daha bunun gibi birçok hikâye var… Mary Beard, eklerini saymazsak 562 sayfada Antik Roma Tarihini anlatıyor ama benim gibi meraklıysanız yazdığı bir cümleyi araştırmaya kalktığınızda okuduğunuz sayfalar bazen on katına çıkabiliyor. Hatta yeni yeni okumak istediğiniz bir kaç kitap daha listenize yazılabiliyor. Olsun okumak güzeldir:) Kitabın tanıtımında yer alan “…bu kitap bir tarih kitabı gibi sıkıcı bir anlatıma sahip değil…” cümlesi, anlattığım özellikleriyle, benim için de geçerli oldu.

Antik Roma’dan Günümüz Sorunlarına…

Günümüzde tüm dünyanın çözüm aradığı ortak konulardan ikisi göçmenlik ve vatandaşlık konusu elbette. Mary Beard, iki bin yıllık Antik Roma Tarihini yazdığı bu kitaba sığdırmaya çalışırken “…kim Roma vatandaşıydı, kim değildi, kim olmak isterdi…” sorularını da cevaplamaya ya da ortaya koymaya çalışıyordu. Bu yanıyla da kitabı okurken, sanki günümüz dünyasındaymış ve güncel konulardan bahsediliyormuş, yanılsamasına kapılabiliyordu insan…

Uzun zamandır kurgu dışı alanda okuduğum ilgi çekici bir anlatıma sahip, yeni öğrenmelere vesile olan, güzel bir kitaptı. Ara ara açılıp herhangi bir yerinden başlanarak okunabilir artık.

Son Söz: Tarih Hâlâ Bizimle Konuşuyor…

İkibin yirmi beş yılı Mart sonu Nisan başında Panoramik olarak çektiğim Roma Collesium fotoğrafım

Bu kitabı okuyup bugünün Roma sokaklarında dolaşıp iki bin yıldır ayakta durabilen tarihî eserlerinin, tapınaklarının, müzelerinin havasını solumak tam da düşündüğüm gibi bir etki yaratmıştı. Sokaklarda ve mekânlarda İtalyancanın aksanını orada yaşayanlardan dinlemek -her ne kadar günümüzde konuşulan İtalyancadaki bazı kelimeler geçmişte konuşulan İtalyancaya göre değişse de- yerinde deneyim yaşamak açısından iyi olmuştu. Bu deneyimlerden sonra da yazımın girişinde kullandığım cümleden yola çıkarak diyebilirim ki, imparatorluk kurmuş ülkelerin tarihleri, sadece geçmişi değil bugünü de anlamamıza olanak sağlar. O hâlde, Romalıların gözleri hâlâ tüm dünyanın üzerinde olmayabilir ama imparatorlukları süresince yaptıkları binalar ve ortaya koydukları fikirler hâlâ tüm dünya insanları arasında yankılanıyor gibi diyebilir miyiz? Siz ne dersiniz?

NOT: Bu yazıda bir güzelleme yapmıyorum sadece okuduğum kitabı yorumluyorum. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu gibi dünya üzerinde kurulan tüm imparatorlukların yaşadıkları doğrular ve yanlışlar, insanlığın sürekli dönüp dönüp dersler çıkarmasına olanak tanımaktadır. Tıpkı atasözleri gibi düşünebiliriz, tecrübelerden dersler çıkarmak adına…

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir