Zaman o kadar çabuk geçiyor ki. Eskiden bu cümleye şöyle devam ederdim: “Yaşarken yavaş geçiyor ancak daha sonra bir bakıyorsun ki çok çabuk geçmiş.” Son bir iki yıldır ise şöyle diyorum: “Bu yıllar nasıl geçti? Ne zaman sabah oluyor ne zaman akşam oluyor? Hafta ne zaman bitti? Ne zaman Ocak ayı bitti de bugün 1 Şubat olmuş?
Bunları yazarken elbette ki takvimden bîhaber yaşamıyorum. Geçen yıllardan bir şey hatırladığımda ya da düşündüğümde daha bir bilemedin iki yıl önce diye düşündüğüm olaylar beş altı yıl öncesine ait çıkınca kısa bir şaşkınlık geçiriyorum.
Okuduğum kişisel gelişim yazılarında “hayatınız çocukluk döneminden yetişkin olup meslek hayatınızda belirli bir yol kat edene kadar günleriniz hızlı geçer” diyor ancak baktığımda şimdiki gençler de günlerinin çok hızlı geçtiğini söylüyor?. Yine aynı yazılarda “yaşınız ilerlediğinde günleriniz belli bir rutin içinde geçmeye başladığında ya da değişik bir şey yapmayıp, öğrenmediğinizde de günlerin beklenildiğinin aksine hızlı geçtiğini düşünürsünüz. O sebeple yaşamınızda her daim yeni şeyler öğrenmeye çalışın” diyorlar.
Bu konuyu düşünüp içerlediğimde, evet evet içerlediğimde, açıklayayım: Bazen bu konuyu, günler de ne hızlı geçiyor, diye konuşma arası bağlantı cümlesi gibi kullanırken bazen de derinden nasıl olduğunu düşünüp içerliyorum:) Baştan alayım evet bu konuya içerlediğimde hemen kendimi bir sorguya çekiyorum. Neden takıldım şimdi bu konuya diye. Günlerim, haftalarım, aylarım boyunca neler yapmışım, neler yapamamışım. Her iki durumda da sebep ve sonuçlar neler? Bunlar arasında objektif bir değerlendirmeyi ne ölçüde yapabiliyorum? Son maddeyi nasıl mı bilebiliyorum, basit, kendi kendime kaçak cevap verdiğim noktada objektiflikten uzaklaştığımı anlayabiliyorum:) Açıklama uzun sürdü:) Kişisel gelişim yazılarında yazanlara bakıp günlerimi düşündüğümde, akşama kadar rutin yapmam gerekenlerin pek çoğunu yaptığımı yapmak istediklerimi (hobilerimi) ise kimi zaman yaptığımı kimi zaman yapamadığımı fark ediyorum.
Kent bahçeciliğinin de içinde olduğu birden çok hobim var. Bunlar ki daha önce yapıp da devam etmek istediklerim ve bir de hiç yapmadıklarım diye iki başlığa ayrılabilir. Peki yapamadığımda bana engel olan ne? Bilmem, ajanda da günlük planımda düzenli bir kaçak tespit edersem belki bana bir ipucu olur. Tespit ettiğimde onu da paylaşırım buradan:)
Önceden günümü bir gece önce sadece zihnimde planlardım. Ancak bu yıl (daha önce bir yazımda da paylaştığım gibi) ajandaya yazarak planlamaya karar verdim. Anladım ki günlerime kısa zamanda etkisi büyük olmayacak ancak bir kaç gün sonra yapmayı unuttuğumu anladığımda beni üzecek işleri yapmayı unutabiliyorum. Bunlar da birikince hem beni rahatsız ediyor hem de günümün içinde görünmeyen boşluklara sebep oluyor olabilir. Günlük ajandamdan bu açıkları bulmayı hedefliyorum. Artık “yaz, kurtul” akımına uymalıyım:)
Neredeyse tüm öğrencilik yıllarımda, mesleğimin ilk on- on beş yılında hep yazarak günlük, haftalık, aylık plan yapmama rağmen yaş ilerledikçe yazarak plan yapmayı yavaş yavaş bıraktım nedense. Oysa gençliğimde günlük plan yapmayan büyükleri de hep eleştirirdim. Neyse yeniden günlük plan yaparak zararın neresinden dönersek kârdır diyorum:) Aylık, yıllık ve daha ilerisini planlamak da ayrı bir zorluğa sahip ama bunu da başarmak lazım. Diyeceksiniz ki “pandemi bütün planları alt üst etti. Ne planından bahsediyorsun?” haklı olabilirsiniz. Evet planlarımızın çoğu bozuldu. Ancak dikkat edersek bunlar kısa vadeli planlardı. Geçmişe bakarsak hiç bir pandemi sürekli hâle gelmemiş. Bir gün bitmiş. Şimdi de bu pandemi bitecek. Bittiği zaman geriye dönüp planlanmayan zamanlar için pişman olmayalım. Pandemi dönemi bize esnek plan yapmanın önemini iyi anlattı aslında.
Fark ettiğiniz üzere konu hakkında daha yazacak çok şeyim var ama yazı çok uzayacak. Başka bir zaman yeniden dönerim bu konuya:)