Bence pancake oldukça birleştirici bir yemek türü. Bir masanın etrafında toplanan çeşitli milletlerden insanlar ve masada sadece pankek olsa istisnalar hariç herkes o pankekten severek yer ve çeşitleri hakkında sohbet etmeye başlarlar. Türklerin, Azerbaycanlıların, Yunanlıların, Hollandalıların, Fransızların, Almanların, İngilizlerin, Kanadalıların, Amerikalıların, Rusların, Polonyalıların, Çinlilerin, Danimarkalıların ve daha kim bilir hangi ülkelerin yaptığı ve ister tatlı ister tuzlu olarak yenilebilen bir yiyecektir.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de içindeki malzemelere, yapılışına ve yöresine göre çeşitli isimlerle anılmaktadır. Krep, cızlama, akıtma bkz. ekşi mayalı, çavdar unlu akıtma bunlardan bir kaçıdır. Pek çok ülkede genellikle pankek deyince küçük yuvarlak ve biraz pofuduk bir görsel göz önüne geldiği gibi yine pek çok ülkede krep olarak adlandırdığımız görsel göz önüne gelmektedir. Aslında “…yok şekerim o yemek öyle değil böyle yapılır.” ya da “…canım bizim orada o öyle değil böyle yapılır.” gibi cümleleri oldum olası hiç sevmemiş, benimsememiş ve kullanmamışımdır. Biz insanoğlu o kadar çok etkileşim içindeyiz ki Dünya kurulduğundan bu yana. Mümkün değil yemekler ve yapılışları birbirinden esinlenmesin ya da aynen alınıp kullanılmasın. Hele günümüzün dijital dünyasında neredeyse okuyup, gidip görüp, deneyimlemek bile gerekmiyor. Bu konuda ayrıca yazmayı düşünüyorum çünkü oldukça uzun ve etkileyici bir konu. Bir kaç yıl önce Pancakes Amsterdam‘da menüyü ve etrafımdaki masaları inceleyip pankek çeşitlerinin benim yaptığım krep ile benzer olduğunu görünce düşüncelerimde ne kadar haklı olduğumu bir kez daha gördüm.
Bu sabah güzel bir krep yapmak üzere mutfağa girdim. Tarifini daha sonra paylaşacağım şekilde bkz. krep servis tabağı büyüklüğünde incecik kreplerimi yaptım. İki saat kadar önce eşimin kahvaltısına hazırladığım tahinli ve ballı muz dilimlerinin yarısı duruyordu. Bir krepe bu malzemeden koyup sardım. Diğer krepe bir iki parça Bergama tulumu ufalayıp üstüne elimde kırdığım cevizlerden ekledim ve sardım. Bir süre o sonra oğlum mutfağa geldi ve “keşke bir de pastırmalı yapsaydın ama sıcak ve Hollandalıların etli pankeki gibi” deyince nasıl yaptığım krepleri hem ısıtıp hem de pastırmalı hâle getirebileceğimi bir an düşündükten sonra sonuç gözümde canlandı. Krep yaptığım tavaya bir tatlı kaşığı kadar zeytinyağı gezdirdim ve üstüne üç dilim Kastamonu pastırması yerleştirip şöyle bir havalanmasını seyrettikten sonra diğer yüzünü çevirdim ve pişirdiğim kreplerden birini alarak üstüne örttüm. Böyle de çok az beklettikten sonra servis tabağına ters çevirdim ve rulo şeklinde sardım. İncecik ve hafif pişmiş zeytinyağlı pastırma incecik krepin içinde, ufff, çok lezzetliydi. Kesinlikle tavsiye ederim:)