Yaşadığınız yerin yıl içinde metrekare başına kaç kg yağış aldığını meteorolojinin internet sayfasından bile rahatça öğrenebilirsiniz. Ne işinize mi yarayacak? “…Bu yıl da amma yağmur yağdı…” , “…burası çok yağış alıyor…” cümlelerini bilimsel verilere dayandırarak, gerçekçi sonuçlarla gerçekçi adımlar atabilmemize yarayacaktır. Yağmur suyu, yağıp yeryüzüne düştüğünde boşa gittiğini düşündüğümüz gerçek bir hazinedir. Dolayısıyla tek damlası bile kıymetlidir. Peki biz bu kıymetli mücevherden bahçemizde ya da evimizde daha fazla kullanma imkânı bulabilir miyiz?
Biliyoruz ki atalarımız “her şeyin azı karar çoğu zarar” demişler ve çok doğru söylemişler. Yağmur suyundan seyrederken ki yaşadığımız romantizmden daha fazlasını da alabiliriz. Nisan yağmurlarının şifasından faydalanmak için büyükçe bir kâse ile yağmur suyunu toplayıp saçlarımızı durulamak gibi… Eh tabi bu küçük boyutta bir toplama. Bir de son yıllarda bazı otellerde, otoyollarda ve bahçecilikte yapılmaya çalışılan, yapılan yağmur suyu depoları var. Bu depolar yağmur suyunun filtrelenerek toplanıp kullanılan filtrelere göre de çeşitli kullanım alanlarında dağıtımına kadar pek çok işleve sahip değişik boyutta ve işlevde depolar oluyor. Teknik anlatımı oldukça detaylı olduğu için meraka ederseniz araştırma yapmanızı tavsiye ederim. Ben evsel yani kişisel kulanımından bahsetmek isterim.
Yağmur suyu depolamada en temiz su çatıdan elde edilen su oluyormuş. Benim evimde bunun tam olarak böyle olduğunu söyleyemem. Temizden kastedilen filtre edilmesi gereken en az şey bulunan demek oluyor. Benim evimin çatısında ise güvercin aileleri yaşıyor. Çıkıp bakamadığımdan tam sayı söyleyemem ama seslerinden fazla olduklarını anlıyorum. Bu da çok fazla güvercin pisliği olduğu anlamına gelir ki bu çatının suyunun filtrelenmesi gerekir. Zaten bahçede kullanmayacak mısınız? Güvercin pisliği iyi bir gübre kaynağı değil mi? gibi sorular sorabilirsiniz. Güvercin pisliğini gübre olarak kullanmak için fermente olması ve uygun miktarının yeterli su ile şerbet haline getirilip sonra da miktara göre seyreltilerek kullanılması gerekiyor. Bu durumda işlerin kontrolümüz altında olmasını istiyorsak depolama alanında uygun filtre kullanmak gerekir. Gerisini filtreyi temizlerken düşünebiliriz;) Olabildiğince detay verdim ki değişkenlerin çok çeşitli olabileceğini yaşadığınız evin şartlarına göre göz önüne almayı ihmal etmeyin…
Buraya kadar şunu sezmiş olmalıyız: Yağmur suyu toplama borumuzun altına büyükçe bir varil yerleştirelim. Bu varilde toplanan suyu kullanalım biraz romantik bir yaklaşım oluyor. Şöyle ki; varilde toplanan suyu hemen kullanacaksanız bile o şiddette yağan yağmur bahçeyi sulamıştır ve o sulamanın kuruması beklenecektir. O süre içinde de varilin ağzının kapatılması gerekir ki içine bilemediğimiz bakteriler ya da kuş pislikleri, uçuşan bitki sapları, tohumları doluşmasın. Sadece yabani ot tohumu bile emek emek sebze alanından yabani otları toplamışken birden alanın ot dolmasına sebep olabilir. Bir varil suyun içinde istenmeyen bakteriler de üreyebilir. Söylemek istediğim, varile suyun dolmasını sağladınız ama ne kadar süre içinde kullanacağınızı da düşündünüz mü? Varili koyduğunuz alanın altını zaman aralıkları ile kontrol etmeniz gerektiğini düşündünüz mü? Pas oluşmuş mu? Mantar oluşumu var mı? Salyangoz, sümüklüböcek yerleşmiş mi? Peki, beklenenden fazla yağmur yağmışsa ve bu suyu kullanıp harcayamayacaksak taşan su ne olacak? Örneğin çim alanınıza taşarsa çürümeyi nasıl önleyeceksiniz? Beton bir alana taşacaksa taşan sular evimize yönelebilir mi? Bahçemizin dışına akacaksa orada bir göllenme yapar mı? Bundan daha fazla soru da sorabiliriz. Burada ben bir düşünce yolu açmaya çalıştım sadece:)
Yağmur suyu depolamak için yaşadığınız yerin yerel belediyesi nasıl bir yönetmelik düzenlemiş bunu bilmek de çok önemli. Sonuçta bu blogdan yazı okuduğunuza göre sizler de doğaya saygılı bir yaşam sürdürüyorsunuz diye düşünüyorum. Bitkilerimizdeki zararlı böcekler için doğal ilaçlar kullanan bizler doğamızın en temel yaşam kaynağı suyu da doğru kullanmalı değil mi? Evet, belediyelerin yer altı su kaynakları ile ilgili yönetmelikleri var. Örneğin benim yaşadığım ilçede göl bulunduğundan yer altı su kaynaklarının kullanımı oldukça önemli. Her ilkbahar başında varsa kuyu suyunun nasıl ve hangi saatlerde hangi miktarda kullanılacağı ilan ediliyor. Bu durumda yer altı su kaynaklarını besleyen yağmur ve eriyen kar sularını istediğimiz gibi tasarruf edemeyiz. Önce dar çevremize sonra Dünyamıza karşı sorumluluklarımız var. Doğal kaynakları canımızın istediği gibi kullanmaya kalkışırsak bu dar bakış açısının doğuracağı büyük sonuçları göremeyiz. Suların tamamen çekilmesini istemeyiz öyle değil mi? Zira bu sadece sulama sularının bitmesi değil, sulak alanlarda yaşayan balık, ördek, kuş gibi canlıların da yaşayamaması demek olur.
O hâlde her işten önce olduğu gibi yağmur suyu depolamada da iyice bir araştırma yapmalıyız. Elde ettiğimiz sonuçlara göre ne boyutta bir işe kalktığımızı, sürdürülebilir kılmak için bizim üstümüze hangi işlerin düştüğünü bilmemiz gerekir. Ben de bir doğa sever olarak bunları hatırlatayım dedim:)
Ben ne yapıyorum diye merak ederseniz eğer, teknik olarak yağmur suyu depolama yapmıyorum. Yaşadığım yerde yer altı sularının ekstra bir önemi var çünkü… Ben Nisan ayında bahçeme büyükçe bir kâse bırakıyorum. Hatta kâseye o an gözüme hoş gelen çiçeklerden de ekliyorum:) Bu kâseye dolan yağmur suyu ile saçlarımı duruluyorum:) İçine odun külü koyduğum bir kovayı da bahçede açıkta bırakıyorum. Kova yağmur suyuyla dolduğunda bitkilerim için en organik şekilde bir sıvı gübre hazırlamış oluyorum. Bu gübrelemeyi de en kısa sürede yapıyorum. Bu şekilde boşalan galvaniz kovamı yine açıkta bırakıyorum ve ne zaman dolarsa yine bitkilerimin, ağaçlarımın sulamasında kullanıyorum. Böylelikle kovanın altını da sık sık kontrol etmiş herhangi bir olumsuzluk yaşamamış oluyorum.
Sonuç olarak yağmur suyu depolamada çok profesyonel çalışan firmalar var. Sizler de bu konuya ilgi duyuyorsanız yukarıda saydığım konuları ve daha fazlasını göz önünde tutarak derinlemesine bir araştırma yapın mutlaka. Hepimize hep beraber mutlulukla, doğal kaynaklarımıza sahip çıkarak yaşayabileceğimiz günler, aylar, mevsimler, yıllar dilerim.