Ben de bu konunun acemisiyim. Yeni öğrendiklerimi sizinle paylaşıp daha sonra tecrübe ettiğimde size yazımda yapacağım güncellemeler ile sonucun da ne olduğunu aktaracağım. Bahçede ne öğrenmek biter ne iş güç… Tabii ki kendimiz dışındaki varlıkların da bakıma ihtiyacı olduğunu bilmek çok önemli. Daha iyisi bu bakımı yaptığımız müddetçe bize güzelliklerini sergiliyor olmaları… O zaman neler öğrendiğimi anlatayım şimdi:
Yaz aylarında yapacağımız budama, çalılarımızın ve ağaçlarımızın daha iyi gelişim göstermesini ve de daha verimli olmasını sağlayacaktır. Aşağı yukarı tüm ağaçlarda temel prensipler aynı olsa da ağacın türüne göre budama şekilleri ve tipleri değişebiliyor. Bu sebeple siz de benim gibi “…kendim yapmayı çok severim” cümlesini benimseyenlerdenseniz ya tecrübelilere tekrar tekrar sorun ya da bol bol okuyun:)
Leylak:
Neredeyse bahçelerimizin en büyüleyici ağaç görünümlü çalılarından öyle değil mi? Çiçeklerini açtığı zaman kokusu sadece kendi bahçemizi değil tüm sokağı sarıverir. Dallardan sarkan salkımlarını avucumuza alıp koklamak isteriz hep…Kokusunu çekebildiğimiz kadar çekeriz içimize…
İşte bu güzelim leylak çiçeklerini daha çok görmek istiyorsak mutlaka çiçeklenmesi bittikten sonra budamalıymışız. Bu şekilde daha çok çiçek salkımı üretecek önümüzdeki yıla…Ancak nasıl ve hangi dalları budayacağımızı çalımızın yaşı belirliyor. Buna mutlaka dikkat edeceğiz. Gençleştirme budaması mı yapacağız? Şekil verme budaması mı yapacağız?
Bilindiği gibi leylaklar ilkbaharın ilk aylarından Mayıs ayının sonuna kadar mor, beyaz, pembe ve bu renklerin değişik tonlarında açarlar. Leylak çiçeklerinden şerbet de yapılıyormuş. Bu sene aşırı yağışlardan leylak çiçeklerini yeterice sevip koklamadık ki şerbetini denemeye de fırsat olmadı maalesef. Umarım seneye deneyebilirim diyerek “iyi bir leylak nasıl yetiştirilir?” konusunu siz buradan okuyun ben de şimdi “leylak nasıl budanmalı?” konusunu anlatayım…
Sert budama yaşlanmış leylak çalılarında bitki uykudayken yapılmalıdır. Yani 30 Ekim ile 20 Şubat arasında gözler uyanmadan önce yapılmalıdır. Yoğun dalların arasından kurumuş dallar çıkarılır ve kalması istenen boya göre budaması yapılır. Dallar kesilirken daldaki gözün dışa bakan mı içe bakan tarafından mı keseceğinizi ağaççığınızın şekline göre karar vereceksiniz.
Yerden sürgünlerin ana dallarından üçlü ya da beşli (ağaççığın çapının ne kadar yer kaplamasına müsaade edeceğinize göre belirliyorsunuz) olmasına karar verdikten sonra dışta kalan diğer sürgünleri kesmeliyiz. Bir leylak ağacı ana gövdenin etrafında iki ya da dört sürgün bırakılarak büyütüldüğünde dekoratif bir görüntüye sahip oluyor. İstenirse kesilen diğer yan sürgünlerden yeni fideler elde edilebiliyor.
Leylak ağacımızın üstteki dallarında ise genel iskelet dalları ve onların üzerindeki ana dallarda herhangi bir budama yapmıyoruz. Bu dalların üzerinden çıkan ince dalcıklardan budama yapıyoruz. Böylece gelecek ilkbaharda leylak ağacından daha çok çiçek sürgünleri çıkıp açacaktır.
Leylak ağacında taç oluşumu yaparken tacı dört ila beş güçlü yan dallardan oluşturmalıyız. Bunun için de diğer tüm zayıf dal ve sürgünleri budayabiliriz. Gövde de istediğimiz taç yüksekliğinin üzerinde 3 çift tomurcuk göz olduğunda boy budaması da yapabiliriz. Düzgün bir budamada dışa bakan bir çift tomurcuğun hemen üzerinden kesim yaparsak sürgünler de düzgün bir çıkış yapar.
Leylak ağacından ölü çiçek temizlerken de dikkatli olmalıyız. Çiçek sapının hemen altından kesim yapmalıyız. Budama yaparken de çiçek temizlerkende yaprak düğümü ya da dal gözü üzerinden kesim yaparken gözle kesim noktası arasında 5 mm den fazla çıkıntı bırakmamalıyız.
Doğru ve iyi yapılan bir budama bize daha çok çiçek ve sağlıklı bir bitki şeklinde geri dönüş yapacaktır. Hepimize kolay gelsin.
Benim leylak ağacım da bu sene iki yaşını doldurdu. Yaz budamasını ve diğer budamalarını zevkle ve heyecanla yapacağım.
Yasemin, hanımeli gibi tırmanıcılar:
İlkbaharda harika çiçeklerini açan bu güzel tırmanıcılara çiçekleri bitince kuru çiçek budaması yapmalıyız. Ağustos ayının küçülen ay evresinde de istemediğimiz yönde aşırı uzamış dallarını budayabiliriz. Ben tam da bu günlerde fırsat buldukça yasemin, hanımeli ve sarmaşık güllerime böyle bir budama uyguluyorum. Bu şekilde daha canlı olduklarını hissediyor ve gözlemliyorum. Tam şu anda da sabah budadığım laguna cinsi sarmaşık gülümün neden fotoğraflarını çekmediğime üzülüyorum:(
Burada bahsettiğim budama kesinlikle derin budama değil. Sadece canlandırma için mutlaka bir yaprak gözünün üstünden tek darbe ile kesilerek yapılan ve çalının cinsine göre 10 cm ile 50 cm arasında kesilerek yapılan budamadan bahsediyorum.
Ters dut:
Ters dut derken hani bu süs ağacı gibi olan şemsiye şeklinde büyüyen karaduttan bahsediyorum. Bu güzelim ağaçcık meyveleri bittikten sonra inanılmaz bir hızla dallarını uzatıyor. Aslında o uzamış hâliyle hafif bir esintide bile tıpkı bir söğüt gibi nazlı nazlı salındığı için çok hoşuma gidiyor. Ancak aynı zamanda da bakımsız gibi oluyor. Yere ya da başka bir bitkiye değen yaprakları kavrulmaya başlıyor…
İşte tam bu günlerde yere değen dallarını etek giymiş tatlı bir kız çocuğunun kabarık eteği şeklinde budarsanız kızınızı süslemiş gibi bir etkiye kapılıverirsiniz:) Emin olun dut ağacı da bu şekilde sevinecektir. Dutun derin budamasını güllerin tersine (ki onlarda derin budamayı erken ilkbaharda yapıyorum) sonbahar sonuna doğru yapmak ağacın soğuklanmasına oldukça iyi etki yapıyor. Her seferinde ilkbaharda nasıl bir gelişim gösterecek diye korkuyorum ancak her ilkbaharda da şükredecek yeni bir konum daha oluyor. Evet gücümün yettiği her bitkimi, ağacımı ben buduyorum. Bu şekilde bahçeme yabancı birinden daha fazla enerji yüklemesi yapacağıma (karşılıklı), bitkilerime daha iyi bakacağıma inanıyorum. Ayrıca yapabilmek, öğrenmek, ders çıkarmak güzel şey…
Ayva:
Ayva tadı, kokusu, dokusu ile çok güzel bir meyve. Herkesin de farklı bir yiyişi var. Ben dilimleyip yemeyi çok severim ve adeta yarım ayva ile karnım doyar. Bazıları ise ayvayı dilimledikten sonra limon sıkarak yemeyi seviyorlar. Ben ise eriği de sade yiyenlerdenim:) Her neyse çiğ olarak, pişirip tatlı olarak ya da reçel ve marmelat olarak da dünyanın pek çok ülkesinde tüketiliyor ayva… Ayva yaprakları da malum kış çaylarımızın vaz geçilmez ögesi. Ayva yaprakları çay olarak içildiğinde üst solunum yolu rahatsızlıklarımız varsa göğsümüzü yumuşatır ve öksürüğümüzü azaltır.
Ayva çiçekleri açtığında da “…ayva çiçek açtı yaz mı gelecek?” denir ve hatta türküsü de hemen dillere düşer:)
O hâlde bahçemizde ayvamız varsa ayva ağacının çok çabuk böceklenen bir yapısı olduğunu göz önünde bulundurmalı ve sonbaharda bordo bulamacını, ilkbaharda da böceklenmeye karşı sürekli ev yapımı ilaçlarımızı ve odun külünü kullanmayı ihmal etmememiz gerekir.
Ayva çiçeklenip meyvesini topladıktan sonra da mutlaka eski ve kurumuş gibi olan dalların budanması gerekir.
Bir de japon ayvası denen bahar aylarının hemen başında turuncu çiçekler açan ayva çeşidi var ki onun da aynı bakımları alması gerekir.
(fotoğraf pixabay.com creative commons)
Hor çalısı:
Bu çalıyı da yine ilkbaharın başında kuru dalların üzerinde sarı sarı açan çiçekleriyle mutlaka tanıyacaksınız. O güzelim çiçekleri bitmek üzereyken yeşil yaprakları açmaya başlar. Bu çalının da mutlaka dikkatle kuruyan, yıpranan dallarının budanması gerekir ki gelecek ilkbaharda bize yine sarı sarı gülümsesin.
(fotoğraf pxhere.com creative commons)
Meyve ağaçlarına gelince…
Eğer hastalık yoksa, dallarda kırılma olmadıysa meyve ağaçlarının sonbahar ortalarında sonbahar budaması ve bordo bulamacı uygulaması yapılması ile ilkbahar başında ağaç uyanmadan önce ilkbahar budaması yapılarak bordo bulamacı uygulanmasının daha verimli olduğunu okudum. Öyle de uyguluyoruz. Önceki sahibinde oldukça hasta olan ağaçlarımızı bu şekilde yavaş yavaş iyileştirmeye başladık. Bu sebeple güvenle tavsiye edebiliyorum. Yine de uygulaması başarılı olanlar benimle farklı metotları varsa paylaşırsanız sevinirim.