Bunun adı ne?

Bugün alışveriş yapmak için bir mağazaya girdim. Kıyafetlerin arasında dolaşırken bir anne kız konuşmasına mecburi kulak misafiri oldum (o an orada deneme yapıyordum çünkü). Genç kız annesine o mu güzel bu mu güzel diye sorarken annesi soğuk bir tavırla “…niçin benim yerime arkadaşlarınla alışverişe çıkmıyorsun, onlar sana daha iyi fikir verirler…” diyordu. Kızı ise “…ama ben senin fikrini merak ediyorum…” diyordu. Bu niye yazacak kadar ilgimi çekti? Çünkü çok yakın bir arkadaşım da kızı kendisiyle alışverişe gitmiyor ya da gittiği nadir zamanlarda fikrini pek de merak etmiyordu. İki farklı örnek diye düşündüm kendi kendime. İnsanlığın başlangıcından bu yana var mıdır bu mesele de?

Peki nasıl adlandırılır acaba? Gençler neden böyle demek istemiyorum. Biliyorum her çağın ayrı bir özelliği var. Ancak düşünmeden de edemiyorum. Arkadaşım son derece nazik, kibar ve hem çocuklarına, ailesine karşı hem de biz arkadaşlarına karşı hep sevgi, saygı doludur. Kendisi anlatıyor: Geçtiğimiz günlerde kızının sevdiği bir yiyeceği alıp o okuldan gelmeden masasına koyuyor. Aradan bir iki gün geçiyor kızından sadece bir teşekkür bekliyor bence ya da kendi deyişiyle sadece bir gülümseme. Okula giderlerken soruyor beğendin mi organik yiyecekler satan bir marketten aldım deyince de “…a evet evet anne…” diyor kızı. Arkadaşım seviyor kızına ihtiyacı olduğunu düşündüğü şeyleri hediye olarak almaya. Dayanamıyor, geçen gün de bir atkı alıyor. Okula giderken boynu, yüzü, başı üşümesin diye…Hediye paketi yapıp masasına bırakıyor yine, okuldan gelip masasında bulup gülümseyeceğini düşünerek “…olsun bana bir şey söylemese de içten mutlu olsa da yeter…” diyordu bana ama dayanamamış yemek sofrasında sormuş beğenip beğenmediğini “…hı hı evet, bir atkı almışsın…” deyince de “…özelliği var mıydı babana anlatsan kızım…” diyor o da “…yoo bildiğin atkı işte…” diyor. Arkadaşım o kadar üzülmüş ki… Bana anlatırken ağlamaklı oldu adeta…”…Ben hayal ediyorum, montuna ve kabanına uyum sağlar mı? beğenir mi?…diye ama onun umurunda olmuyor, dolayısıyla da kendimi umursanmayan kişi olarak hissediyorum…” diye anlattı üzüntüsünü ki bana da haklı geldi bu üzüntü. Ancak elimden ne gelir ki bir çift tatlı söz, bir de kahve ikramı yapabildim kendisine…

Kimsenin dışardaki hâli ile evindeki hâlinin aynı olmayabileceğini biliyorum ama bir yanda mağazadaki örnek diğer yanda arkadaşımın yaşadıkları… Bu sadece iki örnek, farklı farklı yüzlerce binlerce değişik örnek var değil mi? Biliyorum biliyorum da ben de arkadaşıma üzülüyorum. Kızı bir bilse “…annecim teşekkür ederim…” dese sadece annesi ne çok mutlu olacak içinde çiçekler açacak. Aa bu arada bir başka arkadaşımızın kızı da annesine durup durup “…annecim sen ne tatlısın, bir tanesin, melek annem…” gibi sözcükler sıralıyor ki bu türlü bir örneği de yazmayı unutmayayım:) Diğer örneklerin yanında bu davranış ne kadar abartılı gibi geldi değil mi?

Şunu biliyorum ki bir annenin, bir babanın ama özellikle de bir annenin en büyük moral kaynağı çocuklarından işittiği sevgi dolu cümleler oluyor. O cümlelerin yerinde çocuklarının bakışlarında bir tatlılık, davranışlarında bir yumuşaklık, içten bir sarılış, yanaktan tatlı bir öpüş de bir anneyi ayaklarını yerden kesecek kadar mutlu eder. Bunların olmadığı durumlar için de mi “…günümüz gençliği, telefonlarındaki sosyal medyanın vücutlarında yarattığı dopamin salgısındaki artış nedeniyle anlık ve inişli çıkışlı mutluluklar yaşamaktan bitkin düşüyor..” diyeceğiz ve bunun ardına sığınacağız. Derslerimize çalıştığımız, makalelerimizi okuyabildiğimiz, yazılarımızı yazabildiğimiz, haberleşebildiğimiz, eğlenebildiğimiz kısaca neredeyse her işimizi bu telefon, tablet, dizüstü gibi araçlarımızla mobilden halledebildiğimiz günümüz dünyasında canlı kanlı bir arada olan aile bireyleri gerçek duygularımızı birbirimize aktardığımızda soğuk sanal dünyanın tepkileri daha doğrusu tepkisizlikleri ile mi sürekli yüzleşeceğiz. Gelecekte literatürde bu durumun adı ne olacak acaba? Merak ediyorum doğrusu…

Yanlış anlaşılmak istemem gelişime, değişime, teknolojiye inanan bir insanım ancak duyguların bir insan hayatında ne kadar önemli bir yer edindiğine, sevme, sevilme, fark edilme, umursanma gibi duyguların özellikle aile içinde, canlı kanlı bir arada olan bireylerin her zaman en büyük ihtiyacı olduğuna daha da çok inanıyorum.

Bu konu pek çok yönüyle ayrı ayrı yazılarda uzun uzun anlatılabilecek kadar değerli ve derinlikli bir konu olduğundan şimdilik burada kesmeyi uygun görüyorum. Başka yazılarda fikirleri paylaşmak dileğiyle…


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir