Bir yaz daha bitiyor…Gökyüzü bulutlandı…
Ne güzel bir şarkıydı, Grup Gündoğarken söylüyordu… İşte Ekim ayı öyle bir ay…Bu sene Ağustos ayından beri yaşanan sağlık sorunları, her gün hastaneye gidip gelmeler, içimde kopan fırtınalar sonbaharı yaşatmaya başlamıştı bana zaten…23 Eylül’deki ekinoksla beraber de içinde bulunduğumuz Kuzey yarımkürede resmen sonbahar başlamış oldu. Dün arabayla işlerim sebebiyle şehri şöyle bir dolaştım ve oldukça romantik duygular yaşadım. Gökyüzüne doğru uzamış devasa ağaçların yaprakları kızarıp sararmaya yer yer de altlarında yaprak öbekleri oluşmaya başlamıştı. Küçük ağaçların yaprakları da sararıyor elbette ama beni daha çok o büyük, yüce ağaçların yapraklarının sararması etkiliyor, nedense?
Çocukluğumdan beri kurumuş yaprakların üstünde yürümeyi çok severim. Büyümüş halimle de o çocuksu duyguyu yaşamak istediğimden her kuru yapraklı yolda üstlerinden yürür çıkan çıtırtının tadına varırım…Eski bir tahta dolabın kapağını gıcırtıyla açtığında, odaya vuran puslu sonbahar güneşi renginde, sisli görüntüsüyle ortaya çıktığı gibi ezilmiş kuru yapraklardan da taa burnuma kadar gelen, tozla kaplı o koku da çok hoşuma gider doğrusu…Bahçemde de toprakla haşır neşir olmak, toza bulanmak bu sebeple mi beni rahatlatıyor acaba?
Kuruyan yaprakların beni içsel olarak rahatlattığı gibi ağaçları da içsel olarak rahatlattığını ise yıllar yıllar sonra yaparak yaşayarak öğrendim:) Malç yapmak ağaçlar ve bitkiler için çok yararlıymış ve yaprak malçı da tekniklerden bir tanesiymiş meğer…
Bir kaç yıldır yaprak malçını bahçemde kullanıyorum.Küflenmemiş, böceklenmemiş yaprak kurularını biriktirerek (Açık ve hava alan bir malzemenin içinde biriktiriyorum. Böylelikle sonbahar yağmurları ile yaprakların nemlenerek küflenmesine engel olmuş oluyorum…) ağaçların, bitkilerin köklerini malçlıyor ve köklerin susuz kalmasını engelleyebiliyorum. Ayrıca malçın bir kısmının tüm hava koşulları ile toprağa karışmasını ve toprağın zenginleşmesini de sağlamış oluyorum.
Şimdi, bir fincan çayınızı ya da kahvenizi elinize alıp bahçede gezinirken işlerinizi gözden geçirip yapılacaklar listenizin notlarını alabilirsiniz. Ben de bu ay bahçede ne gibi işler yapacağımıza dair ön fikirleri yazmaya başlayayım:
-Ağaçlarımızdan dökülen temiz kurumuş yaprakları malç olarak değerlendirip ağaçlarımızın ve bitkilerimizin köklerini malçlayalım ki azalan sulama ile birlikte kökler yeterli nemlilikte kalabilsin.
-Nemlilik ve sonbahar yağmurları deyince bahçe severleri bıktıran salyangozlardan bahsetmeden olamaz tabii…Azıcık soğuğu ve yağmurları gördüler ve hemen ortalıkta salına salına sürünmeye başladılar. Salyangozla ve sümüklüböceklerle doğal yollardan mücadele etmek ekolojik hayata önem veren, vermesi gereken her bitki yetiştiren insan için oldukça önemlidir. Bir tarafta binbir emekle yetiştirdiğimiz bitkilerimiz bir tarafta bu Dünya’ya elbet bir faydasının dokunduğu ancak benim bilemediğim bu hayvancağızlar…Bir seferde 80 yumurta bırakabildiklerini okumuştum. Geçen gün de X (Twitter) platformunda gördüğüm bir twitte (hesabın adını unuttuğum için üzgünüm çünkü geçmiş olsun da yazamamıştım 🙁 daha doğrusu kültür farkından dolayı ne yazacağımı bilememiştim. Yanlış anlaşılmak da istemem doğrusu. Keşke bir bilen bana yazsa: bu gibi durumlarda diğer ülkelerdeki arkadaşlarla nasıl iletişim kurmalıyız?) Bir kadın bahçeci satmak üzere lahana ekiyor ve kocaman lahanaları oluyor. O sırada şehir dışına çıkmak zorunda kalıyor. İki gün sonra geri geldiğinde durum facia…Lahanaların tamamı salyangozlar tarafından delik deşik hâle getirilmiş. Çok üzgündü, içlerinden sadece kendi ailesi için bir iki kere yemek yapabilecek kadar kalmış. Bu gibi üzücü durumlarla karşılaşmamak için bahçedeki bitkilerimizi korumak için ilkbahar ve sonbahar sezonlarında salyangozla etkin bir mücadele içinde olmalıyız. Biliyorsunuz çiçeklerimizi ve sarmaşıklarımızı da yiyebiliyorlar:(
-Sebze yatağımızdan son domateslerimizi de toplamaya başlıyoruz artık…Arada kırmızı domates dışındaki renkli domatesler de var elbet… Eğer kahvaltıda yiyeceğinizden fazla domatesiniz varsa domates comfit yapın. Rengiyle, tadıyla muhteşem oluyor. Deneyin pişman olmayacaksınız. Kış mevsiminde bahçedeki lezzeti özlediğimizde bu comfit imdadımıza yetişiyor resmen:) Ya da isterseniz aheste domates pişirebilirsiniz ki bunu da yapıyorum ben, nefiss, kurutabilir, dondurabilirsiniz…
-Yine topladığınız diğer sebze, meyveler için de kurutmaktan dondurmaya çeşitli saklama metotlarını kullanabilirsiniz.
-Sebze yatağımızda artık ürün vermeyen fidelerimizi söküp kompost kutusuna atabiliriz. Burada oluşan boşluklara da kışlık sebzelerimizin yani ıspanak, pazı, kale, hardal, roka, tere, maydanoz, dereotu, Asya yeşillikleri, turp, pancar gibi sebzelerimizin tohumlarını ekebiliriz. Ekim ayında yer yer azalan yer yer de pastırma sıcaklıkları gibi artan sıcaklıklarda bu tohumlar yeşerecektir. yeşeren bu fidelerin yapraklarını ilk donlara kadar salatalarımıza, çorbalarımıza, et, tavuk yemeklerimize, bitki çaylarımıza ekleyebiliriz. Ayrıca toprakta çıkmadan kalan tohumlardan ya da çıkmış ama soğukta toprağa çekilmiş köklerden süren filizler, erken ilkbaharda sebze yatağımızın ilk yeşerecek sebzeleri olurlar.
-Olgunlaşarak kuruyan çiçek ve sebze tohumlarımızı toplayıp ayıklayıp uygun saklama koşullarında muhafaza edelim.
-Bu ayın ortasından itibaren bahçe sınırındaki leylandi, ligüstrüm gibi bitkilerimizin, mazılarımızın, çam türlerinin, çimlerin gübrelemesini yapıp bolca sulayalım ki onlar da kışa rahatça hazırlanabilsin.
-Eğer bahçenizde yerini değiştirmek istediğimiz ağaçlarımız, çalılarımız varsa ya da yeni bir ağaç dikeceksek bu ayın sonuna doğru artık bu işleri de yapabiliriz. Bunun için yeterli derinlikte çukurlar açarak içine gübre karışımlı toprak döküp ağaçlarımızı dikebiliriz. Bu ayın sonunda ağaçların gövdesine su yürümesi duracak ve ağaç uykuya dalacaktır. Diktiğimiz ağacın kök gelişimi ve toprağa yerleşimi daha kuvvetli olacaktır.
-Bu ayın sonunda sarmaşık ve çalı güllerimize de kış budaması yapalım ki ilkbahara güçlenerek çıksınlar.
NOT: Bu arada tüm bunlar ideal yapılması gerekenler ve bu ağustos ayına kadar ne yapıp edip bunların tamamını ve başka şeyleri de severek yapıyordum. Bu aralar ise bir çok şey aksıyor, bazılarını bugün yapıyorum yarın yapamıyorum, kimi zaman canım istemiyor kimi zaman zaman bulamıyorum. Bahçe sürekliliği sever biliyorsunuz hayatın her alanı gibi aslında… Süreklilik bozulduğunda bahçe de size eskisi gibi gülümsemez. Ancak bu da hayat gibi bana kalırsa, inişler olabilir çıkışlar olabilir, tek düze de olabilir… Karışık yazıyorum ama vermek istediğim mesaj şu: “…Herkes her şeyi çok iyi yapıyor da ben yapamıyorum…” yanılgısına düşmeden hayatımızı sürdürelim. Ne yapılması gerektiğini biliyor ama bazı durumlar yaşadığımızda yapamıyorsak bu her şeyin kötü gittiğini göstermez…Aksine bilelim ki içimizde yeni bir şeyleri iyileştirmeye çalışıyoruzdur…Sağlığımız olursa hem var olan bilgilerimizi hem de yeni öğreneceğimiz bilgilerimizi kullanarak yeniden sistematik bir şekilde işlerimizi yapabiliriz.
Güzel bir sonbahar sezonu geçirmenizi dilerim.